Yalova Sözel Kültüründen Örnekler

Yalova’da Halk Bilimi (Folklor)

Yalova, geçmişten getirdiği ve halk arasında günümüzde de önemli ölçüde hâlâ yaşayan kültür açısından oldukça zengindir. Aldığı göçlerle oluşan kültür çeşitliliği ve zenginliği de çeşitli âdet, gelenek ve göreneklerine yansımış yerleşik kültüre katkı sağlamıştır. Yalova, doğum, sünnet, düğün, nişan ve ölüm gelenekleri gibi hayatın önemli dönüm noktalarıyla alakalı da kendine özgü geleneklere sahiptir. Her köy ve yöre ayrı bir güzellik sergilemekte, türküler, masallar, oyunlar, efsaneler, maniler, bilmeceler, tekerlemeler, dualar ve beddualar Yalova kültürünün önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bugün yerli halkla beraber göçlerle gelen muhacir topluluklar da göç ettikleri yerlerden getirdikleri kendi kültürlerini bulundukları bölgelerde yaşatmaya çalışmaktadırlar.

Yalova kültürü bir bakıma Marmara Bölgesi’nin genel karakterini yansıtmaktadır. Bir yanıyla Anadolu’nun içlerine, Bursa’ya, İzmit’e veya İstanbul’a uzanırken, bir yandan da yöreye çeşitli dönemlerde yerleşmiş göçmenlerin kültürüyle zenginleşmiştir.

Aslında kitabın başından beri anlattığımız konuların tamamı Yalova kültürünün bir parçasıdır ve bu kültürün bütününü oluşturmaktadır. Burada vereceğimiz birkaç sözel kültür örneği de kitabın başından beri anlatılanların devamı niteliğindedir.

Yalova’yla ilgili sözel kültür alanında, çok sayıda değerli araştırma mevcuttur. Biz burada halk arasında hâlâ yaşayan bazı sözlü kültür örneklerine özet olarak yer vermekle yetineceğiz.


Yalova’da Söylenen Efsaneler

1- Ferhat ile Şirin. Bilinen Ferhat ile Şirin hikâyesinin bir benzeri Akköy ve Termal’de söylenegelmektedir.

2- İskender-i Zülkarneyn ve Âb-ı Hayat. Ölümsüzlük suyunu arayan İskender-i Zülkarneyn bir dere olan Marmara’da bulduğu balıklarla uğraşırken balıkların büyülü olduğunu söyleyen ihtiyarın kafasını koparır. Kan yerine su fışkırır ve Marmara oluşur, küçük deredeki ölümsüzlük suyu altında kalır. Atıyla Yalova’nın bulunduğu kıyıda şaşkınlık içindeki İskender’e kesik başlı ihtiyar bağırır: “Ey İskender, balık tutmak ülke fethetmeye benzemez. O gördüğün küçük derede ölümsüzlük suyu vardı, kaçırdın.” Der.

3- Tekfur Yanko’nun Kızı Elene’nin İyileşmesi. Tekfur’un kızının amansız bir hastalığa yakalanıp Termal civarına terk edilip daha sonra şifa bulmasını anlatan efsane çeşitli kaynaklarda geçmektedir. Termal’i anlattığımız bölümde bu efsanelere yer verilmiştir.

4- Tahta Kılıçlı Bineva Baba. Bineva Baba yaşlı, sakallı bir derviş imiş. Çevredeki Hıristiyanların Müslüman olmalarını istemiş, putlara tapmaktan vazgeçmelerini öğütlemiş. Bu derviş kaplıcalarda yaşıyormuş. Çevrede herkes Bineva Baba’nın öğütlerine uymuş, Müslüman olmuş. Yalnız bir bölüm Hristiyan varmış, Bineva Baba’nın yalancı olduğunu söylüyorlarmış. Bineva Baba, elindeki tahta kılıçla bu inanmayan Hristiyanların üzerine yürümüş. Herkes alay etmiş, gülmüş. Bellerindeki kılıçları olanlar dervişin bu haline katıla katıla gülmüş, yerlere yatmışlar. Derviş Bineva elinde kılıcı ile Hristiyanların ileri gelenlerinin karşısına dikilmiş, Müslüman olmalarını istemiş. Eğer Müslüman olmazlarsa başlarını elindeki kılıçla keseceğini söylemiş. Adam önce gülmüş:

-“Kes bakalım o tahta oyuncağınla, bunak ihtiyar.” Demiş. Bineva Baba:

-“Ya Bismillah.” Demiş. Kılıcı savurmuş. O anda adamın kellesi bir yana, vücudu bir yana düşmüş. Bunu gören diğerleri oracıkta hemen Müslüman olmuş, diz çökmüş Bineva Baba’dan af dilemişler. Diğerleri de kaçıp kaplıcadan gitmişler. Bir zaman sonra derviş Bineva Baba ölmüş. Onu kaplıcaların kaynağının bulunduğu yörenin yüksek bir tepesine gömmüşler. Artık kaplıcaya gelenler önce mezarını ziyaret eder sonra yıkanırmış


Mahalle kültürünün halen yaşandığı Akköy’de geleneksel bir köy fırını.

Yalova Manilerinden Örnekler

Al giydim alsın diye
Mor giydim sarsın diye
İsteyene varmadım
Sevdiğim alsın diye

Asmada üzüm kaldı
O kızda gözüm kaldı
Söz verdi de gelmedi
Diyecek ne sözüm kaldı

Deniz üstü sarayım
Seni kimden sorayım
Yardan gelen mektubu
Kefenime sarayım

Gemi gelir yanaşır
İçi dolu çamaşır
Şu Yalova’nın kızları
Bir şekere yanaşır

Sıra sıra çarşılar
O yar beni karşılar
Ben o yari alıcam
Ne karışır komşular

Yalova’nın içinden
Yuvarlandı taş geldi
Mektubunu alırken
Gözlerimden yaş geldi

Yalova’nın kışı var
Denizin akışı var
Ah o kızı görseniz
Ne canlı bakışı var

Ay içine içine
Ben gitmem köy içine
Allah beni düşürsün
Yalova’nın içine


Yalova Atasözlerinden Örnekler

Yalova Atasözlerinden Örnekler
Ağaç kendi kökünde biter.
Ağacın kurdu içinden olur.
Bağ babadan, zeytin dededen kalmalı.
Bağ ağlamalı ki, zeytin gülsün.
Bir çiçekle yaz gelmez.
Cambaz ipte, balık dipte gerek.
Ceviz gölgesi, yavuz gölgesi.
Çürük iple kuyuya inilmez.
Denizcinin parası pul, karısı dul.
Dost ağlatır, düşman güldürür.
Elma, kökünden uzağa düşmez.
Ev alma, komşu al.
Ev sıvasız, kuş yuvasız olmaz.
Fazla naz, aşık usandırır.
Gören göz, kılavuz istemez.
Her yokuşun, bir inişi vardır.
Meyvalı ağaca, balta vurulmaz.
Misafirin pişkini, gelir iş günü.
Orman, yağmurun yularıdır.
Öküze boynuzu, ağır gelmez.
Parmağı kesilmeyen, acı bilmez.
Sabır, cennetin anahtarıdır.
Toprak gibi malın, ağaç gibi dalın olsun.


Yalova kültürünü anlatan bir resim. Samanlı köyünde ekin biçen kadınlar (Resim: Suzan Emerk, 4 Mevsim Yalova Resim Albümü, Yalova İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2009)

Yalova Fıkraları

Yalova’da anlatılan fıkralardan birkaçı aşağıdadır.

Kim Takar Yalova Kaymakamını. Birgün Yalova Kaymakamı İstanbul’a gitmiş. Vapurdan inmek üzereyken iskelede birikmiş olan kalabalık inecek önemli bir kişiyi bekliyormuş. Kaymakam kendisini bekliyorlar sanmış. İyice emin olmak için bir boyacıya ayakkabılarının tozunu aldırırken bir yandan da sormuş:

-Bu kalabalık Yalova Kaymakamını bekliyor değil mi? Demiş.

Boyacı da:

-Ne kaymakamı kardeşim? Kim takar Yalova Kaymakamını? Demiş.

Kocadere. Birgün Hızır (as.)’ın yolu Kocadere köyüne düşer. Yorgunluktan ve açlıktan bitkin kalan Hızır, yolun başındaki ilk evin kapısını çalıp biraz ekmek istemiş. İçeriden bir adam çıkmış.

-On çocuğum var onları ancak doyuruyorum. Vallahi ekmeğim vardı ama biraz önce bitti demiş. Hızır başka bir kapıyı çalmış yatacak yer istemiş. Çıkan kişi:

-Çok kalabalığız, zaten çoluk çocuk yatacak yer zor bulabiliyor kusura kalma demiş. Hızır bir başkasının kapısını çalmış yine yiyecek istemiş. Çıkan kişi de:

-Burası Kocadere, yiyecek istersen Allah vere, yatacak yer istersen geldiğin yere, demiş.


Yalova’da Yaşanan Eski Ramazan Gelenekleri

Ramazan gelmeden önce telaşı evlerde başlardı. Evlerde önce turşular, kompostolar hazırlanırdı. Ramazan geldikten sonra da mutfaklarda çeşit çeşit yemekler hazırlanır, sofralara koyulurdu. Yalova’da eskiden camilerde ses sistemleri olmadığı ve herkeste de saat bulunmadığı için uzaktaki evlerin çocukları yüksek bir yerlerde kümelenir Rüstem Paşa Camisi’nin minaresinin ışıklarının yanmasını beklerlerdi. İftar saatinde müezzinin duyulamayan sesinden önce ışıklar yanardı. Işıkları gören çocuklar “Ezan Okunduuuu” diye bağırarak hem komşulara haber verirler hem de evlerine koşup giderlerdi. Yalova’ya 1960’tan sonra Radar Tepesi’ne eski bir top yerleştirilmişti. Ramazan aylarında Yalovalı artık cami ışıklarına bakmak yerine işittikleri topun sesiyle oruçlarını açarlardı. Ramazan gece ve gündüzleri Yalova’da çok renkli geçerdi.


Yalova’da Geleneksel Bir Oyun, Cemal Ritüeli

Oynayanlar tarafından Camal diye adlandırılan bu oyun Bulgaristan göçmenleri tarafından oynanır. Altınova Geyikdere köyü ve Çiftlikköy Çukur köyde yaşayan Bulgaristan göçmenleri hasat sonunda Cuma günü dışında bir gün planlayarak gece yarısı saat 12.00 civarında 4 çancı, iki kız ve iki jandarma ve bir adet oyunu düdükle ya da işaretle yöneten yöneticiyle oynanmakta ve oyunun oynanacağı gün köylülerden gizli tutulmaktadır. Her sene düzenli olarak hasat zamanı iş bitiminde oynanır. O gece Camal oynanacağını sadece oyunu oynayanlar bilir. Başka köylere gidildiği zaman önceden gidilecek olan köye haber verilir. Kız kılığına giren erkekler şalvar, gömlek ve üzerine yöresel olan pullu yeleklerden giyerler ve başlarına çember örter, yüzlerini kapatırlar. Jandarma ise kafasına kep takar. Çancılar normal kıyafetlerin üzerine eskiden post giyerken günümüzde ceket giyerler ve çok sayıda çan takarlar, bunu taşımak zordur. O sebeple çancı oyun esnasında yorulunca yedekleriyle değiştirilir. Çanları taşımak zor olduğu için genelde güçlü kişiler tarafından oynanır. Oyunculukta gönüllülük esastır. Mecal okunur ve oyun başlar:

Camalcı geldi duydunuz mu?
Kalbura ekin koydunuz mu?
Bu camal kimin camalı
Ali Osman Devlet Camalı Essooo (silah sesi)

Evlerin kapısı çalınır kız kılığına girmiş erkekler çancıların kıyafetlerinde bulunan çanların çıkardığı sesler eşliğinde oynar, bazı gençler kızları kaçırmak ister, jandarma (onbaşı) ve çancılar elinde sopayla kızları korur. Ev halkı hediye verir. Ev sahibi evin ışığını açmaz, açarsa lamba oyuncular tarafından kırılır. Hediye alındıktan sonra bir sonraki eve geçilir. Bu süre 3-4 saat devam eder. En sonunda toplanan hediyeler ile (eski dönemde buğday verilir oyun sonunda satılır paraya çevrilerek köyün ihtiyacında kullanılırdı, günümüzde para toplanmaktadır) köyün ihtiyacı karşılanır. Paranın bir kısmı ile oyunda görev alanlara bir şeyler alınarak köy kahvesinde bunları yiyerek yorgunluk giderilir.


Yalova için bestelenmiş şarkılar da vardır

Yesâri Âsım Arsoy “Yalova’nın Şen Kızları” şarkısını bestelemiş ve Yalova’da Atatürk’ün huzurunda okumuştur. Nezahat Soysev “Yalova” adlı şarkıyı Yalova için bestelemiştir. Turhan Toper “Koş Güzel Yalova’ya” isimli şarkıyı, Mediha Şen Sancakoğlu’da “Yalovalım” şarkısını bestelemiştir.

YESARİ ASIM ARSOY: Cumhuriyet döneminin başta gelen üç büyük bestecilerinden birisidir. 1900 yılında Drama’da doğmuştur. Yesari Asım Arsoy, Saadettin Kaynak ve Selahattin Pınar üçlüsü konuşulan Türkçe sözler üzerine ve zamanın koşullarına göre sözler katmakla tek sesli Türk Müziğine canlılık getirmişlerdir. Sesi de çok güzel olan Arsoy kendi eserlerinin çoğunu plağa okumuştur. 250’yi aşkın şarkıları genellikle fantezi türündedir. Yesari Asım Arsoy’un adı bugün Yalova ilinde bir sokağa verilmiştir.

NEZAHAT SOYSEV: Türk Müziği konusunda yetişmiş değerlerimizdendir. Yıllardan beri Türk Müziği dalında çeşitli bestelerinin yanında birçok öğrenci de yetiştirmiştir. Nezahat Soysev’in Yalova için bestelediği “Yalova” adlı şarkısı sevilerek din­lenmekte ve özel günlerde çalınmaktadır.

MEDİHA ŞEN SANCAKOĞLU: Müzisyen, şarkıcı, Türk sanat müziği ses sanatçısı ve bestecisi, söz yazarı. 10 yıl içinde 2 binin üzerinde hece vezni, 500′ün üzerinde aruz vezni olmak üzere şiir yazdı, 500′ün üzerinde beste yaptı. Bu bestelerden 220 adedi T.R.T. repertuarındadır. Bestelerinde 31 ayrı makam, 14 değişik usûl kullandı. 2001 yılında 1. Yalova Yürüyen Köşk Beste Yarışması’nda söz ve müziği kendisine ait olan “Yalovalım” isimli şarkısıyla mansiyon ödülü aldı.

Yalova’nın Şen Kızları

Yalova’nın şen kızını kandıralım alalım
Ela gözlü dilber yari sevdalara salalım
Naz ederse o ceylanı yatağından çalalım
Edası hoş işvesi hoş kendisi hoş
Kokladım oldum sarhoş
Güzel Yalova, şirin Yalova
Bu yaz vallahi yandı tutuştu Yalova.
Güfte – Beste: Y. Asım Arsoy
Makam: Nikriz
Usül: Curcuna


Mediha Şen Sancakoğlu – Yalovalı

Marmara’nın incesinde yaşarsın
Güler söyler neşelerle coşarsın
Nerde güzel olsa ona koşarsın
Yalovalı Yalovalı şen kızı
Gönüllerin sultanı gülşen kızı

Gözlerinde yaşıyorum engini
Denizlerden almış rengini
Ben aşkından oldum gönül zengini
Yalovalı Yalovalı şen kızı
Gönüllerin sultanı gülşen kızı

Sıra sıra inci mi var dişinde
Yaşın ondört belki de onbeşinde
Aşıkları sürüklersin peşinde
Yalovalı Yalovalı şen kızı
Gönüllerin sultanı gülşen kızı


Nezahat Soysev – Yalova

İçimde bir heyecan
Artıyor zaman zaman
Çağırır bir ses her an.
Gel zümrüt Yalova’ya

Kumsaldır sahilleri
Yükselen siteleri
Şifa verir Termali
Gel zümrüt Yalova’ya

Asırlık çınarları
Tatlı billur suları
Güzel ılıcaları
Çağırır Yalova’ya


Yalova’da Ziyaret Yerleri

Yalova’da halk kültüründe yaşayan ve ziyaret yeri olarak bilinen belli yerler vardır. Bunlardan bazıları aşağıda verilmiştir.

1- Eren Baba: Çukurköy, Dereköy arasındaki Eren Baba tepesinde.
2- Beşiktaş Baba: Kazımiye’de, Beşiktaş Baba tepesinde.
3- Kadıncık Ana: Gacık köyünde.
4- Murat Dede: Gacık köyünde.
5- Şahin Dede: Gacık köyünde.
6- Hasan Baba: Çınarcık, Hasan Baba piknik alanında.
7- Tahta Kılıçlı Bineva Baba: Termal’de.
8- Ababus Baba: Termal’de Panorama tepesinde.
9- İlyas Baba: İlyasköy’de.
10- Tuzcu Baba: Çalıca’da.
11- Arap Baba: Ortaburun’da.
12- Hızır Lale: Lale Dere köyünde.
13- Koca Baba, Kocadere’de
14- Yaren Baba, Şenköy’de
15- Şeyh Şerafeddin Türbesi, Güneyköy’de.

Yukarıda sayılan yerlerin birçoğu efsanelere dayanmasına karşılık Güneyköy’de bugün çokça ziyaret edilen yakın tarihin önemli şahsiyetlerinden Güneyköy’ün kurucusu Şeyh Medenî ve Şeyh Şerafeddin türbesi en çok bilinen ve ziyaret edilen Yalova’nın önemli bir merkezidir.


Günümüzde Yalova’da Her Yıl Kutlanan Kültür Günleri ve Festivaller

Nevruz Kutlamaları, 21 Mart, 1 gün, Yalova merkezde.
Turizm Haftası, 15-22 Nisan, 1 hafta, tüm ilde.
Hıdırellez Şenlikleri, 6 Mayıs, 1 gün, tüm ilde.
Fevziye Yağlı Güreşleri, Mayısta, 1 gün, Fevziye köyünde.
Şenköy Kızılcık Festivali, Ağustos ayı, 1 gün, Şenköy’de.
Sermayecik Çilek Festivali, 1 gün, Haziran sonunda, Sermayecik köyünde.
Delmece Yayla Şenlikleri, Haziran ayı son haftası, Delmece yaylasında, 2 gün.
Tufag Uluslararası Halk Oyunları Şenliği, Temmuz ayında, 2 hafta, tüm ilde.
Yafem Türk Boyları Kültür Şöleni, Temmuz ayında iki hafta, tüm ilde.
Çınarcık Altın Çınar Festivali, 18-20 Ağustos, 2 gün, Çınarcık’ta.
Kuzey Kafkasya Kültür Şöleni.
Armutlu Şenlikleri, Armutlu 9 Ağustos, Armutlu Belediye Başkanlığı
Güneyköy Şeyh Şâmil günleri, Güneyköy’de, Temmuz ayında.
Hersek Yağlı Güreşleri, Altınova Hersek’te, Nisan ayında.

Yalova’daki birçok kültür merkezinde veya açık havada, ilçelerde ve köylerde de ilgili yerlerde bu etkinlikler her yıl devam ettirilmektedir. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve belediyeler dışında, son yıllarda yoğun faaliyet gösteren Tufag, Yafem, Kuzey Kafkas Dernekleri gibi sivil toplum kuruluşları da bu sahada önemli faaliyetlere imza atmaktadırlar. Yalova’da kültür son yıllarda uluslararası boyut kazanarak genişleyerek devam etmektedir. Halk oyunları, paneller ve çeşitli gösterilerle yapılan ve özellikle Türk Dünyası’nı kültür açısından biraraya getiren çalışmalar Yalova ve Türkiye için oldukça önemlidir ve her yıl devam etmektedir.


Sûfî Yolu.

Son günlerde Yalova’yı da içine alacak şekilde eski hac yolundan hareketle İstanbul’dan Yalova’ya oradan Konya’ya kadar uzanan bir sûfî yolu projesi başlatılmış durumdadır. Bu konuyla ilgili kurulan dernekler ve yayınlar da vardır.

Projeye göre amaç; Türkiye’nin günümüzde yaşayan ve tarihte yetiştirdiği farklı yüzyıllarda yaşamış sûfî, şair, âlim ve bilginlere ait mekânların yeniden canlandırılması, kültür ve inanç turizmi açısından farkındalık oluşturulması, geçmişte sahip olduğumuz manevi değerlerimizi ve kültürel hazine zenginliğimizi gün yüzüne çıkarılması amacıyla İstanbul’dan başlayarak Konya’ya kadar doğa yürüyüşçülerine, bisiklet ve kültürseverlere Sûfî Yolu adıyla bir güzergâh sunmaktır.

Bu amaçla oluşturulan internet sitesinde (sufiyolu.com) şu bilgiler vardır:

“Sûfî Yolu üzerinde halen geleneklerine uygun yaşayan dergâhları göreceksiniz ve bunun yanı sıra yeni gelenekler oluşturan güzel insanlara denk geleceksiniz. Eskiye saygı ve yeniye ilgi duyduğunuz sürece her iki oluşumdan faydalanabilirsiniz.

Osmanlı döneminde kadim hac yolunun bir parçası olan bu güzergâh uluslararası teamüllere uygun olarak Grande Randonne tarzı işaretlenerek, yürüyüş ayrıntılarını içeren Türkçe ve İngilizce rehber kitaplar hazırlanmış, GPS verileri ve ayrıntılı haritası oluşturulmuştur. Yürüyüş Yolu’nun toplam uzunluğu 801 km’dir. Sûfî Yolu Yürüyüş Yolu projesi, bölgeye 2014 yılından itibaren yapılan yürüyüş etkinlikleri sonucunda uluslararası bir ekip tarafından oluşturulmuştur. Sûfî Yolu rotası İstanbul’da Eyüp Sultan’da başlıyor ve İstanbul içindeki 14 km.’lik yürüyüş sonunda Yenikapı İDO terminalinden feribotla Yalova’ya devam ediyor. Yalova ilinde sırasıyla Samanlı, Akköy, Kaplıca, Gökçedere, Kurtköy ve Güneyköy’e uğruyoruz.”

Bursa, Bilecik, Eskişehir, Afyon güzergâhında birçok yerlere uğrayarak Konyaya ulaşılıyor. Konya merkez ve Mevlânâ Türbesi. Toplam 801 kilometrelik yürüyüş ve bisiklet turu yapılmış oluyor.

Yalova Ekoturizm ve Sağlıklı Yaşam Derneğide bu konuda Yalova kısmına ev sahipliği yapıyor. 2019’da ilki Nisan ayında yapılan yürüyüşte İstanbul’dan gelen misafirleriyle birlikte hem yürüyüş hem güzergâh işaretlemeleri yapmışlardır.


Kaynak: T.C. Yalova Valiliği

Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

Altınova Güncel sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın