Yalova’nın Kültür Değeri Güneyköy

Eski adı Reşadiye olan, tarihî kimliği, camileri, evleri, çeşmesi ve kültürü ile Yalova’nın millî kültürün taşıyıcısı ve önemli kültür merkezlerinden Güneyköy 1880’li yıllarda Dağıstan’dan gelen Avar ve Darginler tarafından kurulmuştur. İlk olarak Dağıstanlı Şeyh Muhammed Medenî başkanlığındaki 10-15 ailenin gelip yerleşerek kurduğu köy zamanla gelip toplananlarla genişlemiş, bir ara bin haneye yaklaşmıştır. Zamanla yer sıkıntısı baş gösterince de 1892’de Esadiye, 1890’da Sultaniye ve Çiftlikköy’e Dağıstan’dan gelen Avarlar iskân edilmişlerdir.

Güneyköy; Yalova-Bursa kara yolunda Orhangazi’ye varmadan Yalova’ya 13 km mesafede bulunan Süpürgelik Mevkii’ nden 3 km. içerde Samanlı dağları eteklerindedir.

Sultan II. Abdülhamid döneminde 1877 Osmanlı Rus Savaşı sırasında kaçarak önce İstanbul’a, sonra da Bursa’ya gelen Şeyh Muhammed Medenî, bir müddet İmam Şâmil’in Naibi Muhammed Emin’in Bursa’da Armut köydeki çiftliğinde misafir olmuş, daha sonra o zaman Almalı adıyla bilinen bu yere yanındakilerle beraber köy kurarak yerleşmişlerdir. Sultan V. Mehmed Reşad’ın köye ilgisi ve köye bir çeşme yaptırması dolayısıyla da köyün adı Reşadiye olarak kalmıştır. 1934 yılına kadar bu adla anılmış, bu tarihten sonra adı Güneyköy olarak değiştirilmiştir.

Almalı’ya Muhammed Medenî ilk evi yapmış (ki o ev hâlâ duruyor) peşinden diğer yapılar çoğalmaya başlamıştır. Güneyköy’ün yerleşim şemasının bizzat Şeyh Muhammed Medenî ve yeğeni olan Şeyh Şerafeddin Dağıstânî tarafından beraberce çizildiğini bilmekteyiz. O yıllarda üç camisi ve yüzlerce çocuğun okuduğu bir medresesinin varlığından söz edilmektedir. Köy, Balkan Harbi, 1. Cihan Harbi ve Millî Mücadele yıllarında çoğu geri dönmeyen sayısız evladını da vatana feda etmiştir.

Dağıstanlı göçmenlerin Reşadiye’ye iskân edildikleri, Bursa valisinin 1913’te Göçmenler Genel Müdürlüğü’ne yazmış olduğu bir yazıda da ifade edilmiştir. Bu yazıda Şeyh Şerafettin Dağıstânî’nin Şeyh Şâmil’in kabilesinden olduğu ve Şeyh ile beraberindeki ahalinin Orhangazi’nin Reşadiye bölgesine iskân olunduğu belirtilmiştir. Bu raporda Güneyköy’den ve Şeyh Şerafeddin Zeynel Âbidin hakkında şöyle bahsedilmiştir: “İş bu köy, vergi kaydına göre 471 haneden oluşmaktadır. Yaklaşık bin nüfusu vardır. Muntazam ve oldukça büyük üç camisi, bir medrese ile erkek öğrenciler için İptidai ve Rüştiyeyi kapsayan bir okulu vardır. Köy sokaklarının düzeni ve temizliği ve buna bağlı olarak okul, cami ve diğer genel binaların güzel idare edilmesinde ve korunmasında başarılı olunduğu gözlerden kaçmamaktadır. Köy, Şeyh Şerafeddin Efendi ile beraber 1898 yılında Dağıstan’dan ayrılan 60 hane kadar göçmen tarafından kurulmuş ve peyderpey aynı bölgeden gelen göçmenlerle sayı bugün 400 haneyi aşmıştır.”

Reşadiye’de nüfusun giderek artması ile Sultaniye ve Esadiye köyleri de Şeyh Şerafeddin Dağıstânî’nin yönlendirmesi ile 93 Harbi’nden sonra kurulmuş köylerdir. Bu Dağıstanlı köyleri her zaman birbirleri ile irtibat halinde olmuşlardır.

Güneyköy’ü tasvir eden bir minyatür (Çizim, Fatma Zehra Aktaş)
Minyatürde köy meydanı ile beraber doğudan batıya doğru köyde belli yerler gösterilmiş. 1- Şeyh Şerafeddin türbesi ve köy mezarlığı
2-Eski Cami
3- Merkezdeki Cami
4- Sultan Reşat Çeşmesi
5- Eski evler

1830 yılında Dağıstan’ın Temirhan-şura Gunib kazasının Kikuni köyünde hicrî 1251-miladi 1830 yılında dünyaya gelen Medenî 1913 yılında bu köyde (Reşadiye) vefat etmiş ve köyün batısında yüksek bir tepedeki mezarlıktaki türbesine defnedilmiştir. Türbesinde, 1936’da vefat eden yeğeni ve halifesi Şeyh Şerafeddin ve birçok aile üyesiyle beraber yatmaktadır. Türbe bugün Yalova’nın önemli ziyaretgâhlarındandır.

Köyün gelişimi Medenî ve daha sonra onun yerine geçen yeğeni ve halifesi Şeyh Şerafeddin merkezli olarak devam etmiştir. Medenî, daha sağlığında iken halifeliği Şeyh Şerafeddin’e vermiş, o da uzun yıllar köyün ve çevredeki insanların irşadıyla meşgul olmuştur. Millî Mücadele yıllarında Kuva-yı Milliye’nin Millî Ordu’nun yanında yer almış ve mücadeleye katılmıştır. Yunanlıların Yalova’yı işgali ve mezalim yaptığı sıralarda Yerli Ermeni ve Rumlarla iş birliği içinde Yunanlıların yapacağı katliamı haber alınca etrafa haber salmış, çevre köylerde bulunan Müslüman ahaliyi kendi köyünde toplayarak sağ salim Geyve’ye ulaşmalarını sağlamıştır. O civardan bu çağrıya katılmayan Kocadere ve Şenköy ahalisinin de katliama uğradığı belirtilmektedir. Geyve’de savaş bitene kadar iki yıl kalmışlar, köylerine döndükleri zaman ise bir harabeyle karşılaşmışlardır. Ancak tekrar köylerini imar ederek hayatlarını o günün zor şartlarında sürdürmeye başlamışlardır. Yıkılan, yakılan iki cami tamir edilmiş, yakılan evlerin yerine yenileri yapılmış, ormana dönen tarlalar sürülmeye başlanmıştır. Bu arada bu meşakkate dayanamayan bir kısım ahali de göç etmiştir.

Bu arada Millî Mücadele’de üstün gayretler gösteren ahaliyi topyekün katliamdan kurtarmaya çalışan Şeyh Şerafeddin bir iftira ile bir ara Eskişehir’de hapsedilmiş, İstiklal Mahkemesi’nde idamla yargılanmış ve berat etmiştir. Şeyh Efendi 1936 yılındaki vefatına kadar çevresini irşat etmeye devam etmiştir. Hatta savaş yıllarında M. Kemal ile Yalova’da görüştüğü Cumhuriyet’ten sonra da coşkulu bir konuşmasının TBMM’de okunduğu belirtilmektedir. Şeyh efendinin; köyü, çevresi, Yalova ve millet için önemli ve örnek bir değer olduğu açıktır. Dayısı ve şeyhi ile beraber medfun bulunduğu köydeki türbesi ziyaret yerlerindendir.

Güneyköy bütün bu anlatılanlardan anlaşılacağı üzere kültür çeşitliliğimiz içinde Kafkas Dağıstan kültürünü Anadolu’ya taşıyan samimi, inanmış, Müslümanlar’dan oluşan feyizli, bereketli bir köydür. Yalova ve Türkiye için bir değerdir.

Ahalisi daima devletin yanında yer almış, Kafkaslar’dan gelen kökenlerini, ata yurtlarını hiç unutmayıp kültürlerini daima yaşatsalar da, doğup büyüdükleri Türkiye’yi ana yurtları bilmiş ve yeri geldikçe vatanları için savaşmışlardır. Köy, hep üst düzey askerler ve bürokratlar yetişmiş, örnek bir kültür ve hizmet merkezi köydür. Biz de kitabımız bir kültür belgesel kitabı olduğu için bu önemli kültür noktasını; kısa tarihi, manevi büyükleri, yemekleri ve kültürü ile kısaca buraya belgesel olarak almış bulunuyoruz.


Güneyköy kurulurken Şeyh Muhammed Medenî tarafından yapılan ilk ev. Burası kendisi ve yeğeni Şeyh Şerafeddin Dağıstânî tarafından ev ve tekke olarak kullanmıştır. Hâlâ sohbet mekânı olarak kullanılmaya devam edilmektedir.

Köy Merkezindeki Cami

Bu cami köyün geniş meydanında yer alıyor. Geçmişten getirdiği izleri belli olan cami işgal sırasında Yunanlılar tarafından yakılmıştır. Köylüler İstiklal Savaşı sırasında topluca gittikleri Geyve’den döndüklerinde evleri ve her şeyleri gibi camilerini de yakılmış olarak bulmuşlardır. Bu arada yerli Ermeni ve Rumlar’ın iş birliği ile Yunanlıların, Yalova’nın pek çok yerinde yaptıkları gibi bu köyde ve çevrede buldukları bazı Müslümanları da buralarda katlettikleri belirtilmektedir.

Güneyköy’de bugün de varlığını devam ettiren caminin 1906 yılında Yahya Bey tarafından yaptırıldığı ifade edilmiştir fakat bu caminin ve köyün meydanında yer alan çeşmenin Sultan Mehmed Reşad (1909-1918) tarafından yaptırıldığı bilinmektedir.

Cami, köye dönüşten sonra tamir edilmiş daha sonra da birkaç tamir geçirmiştir. Düz çatılı geniş ferah bir camidir ve hizmetini sürdürmektedir.


Güneyköy meydanındaki tarihî cami, İstiklal Savaşı sırasında Yunanlılar, yerli Ermeni ve Rumlar tarafından tamamen yakılıp yıkılmış, daha sonra köylüler tarafından yeniden yapılmıştır. Güneyköy meydanındaki tarihî cami bugün sağlam olarak hizmetini sürdürüyor.

Yüksek pencereleriyle Güneyköy Eski Cami’nin içi gayet ferahtır

Eski Cami

Bu cami de, köyün biraz daha içerisinde, minaresinde hâlâ Yunanlıların kurşun izlerini taşıyan, diğer camiye göre daha küçük ölçekli eski ve gazi bir camidir. Şu an itibariyle etrafı yeşilliklerle kaplı adeta yeşillikten görünmeyen huzur dolu sakin bir ortamdadır. Hatta bugünlerde imamı olmadığı, çevredeki birkaç komşunun açıp kapamasıyla ibadete devam edildiği belirtilmektedir.

Caminin doğu tarafındaki yüksek kapısının üstünde yer alan üç satırlık kitâbesinde 1329 (1913-1914) tarihi okunmaktadır. Kitâbede şunlar yazıyor:

el cami’essene fi 1321

İnnemâ ya’muru mesâcid Allâhi men âmene billâhi vel yevmi-l-âhir.

Ve vakaa bi tecdidi aleyhi himmeti mevali eşşeyh Şerafeddin ileyha er rahşan.

Meali: “Bu yapılış tarihi 1321 (1903/1904)

Allah’ın mescidlerini, ancak Allah’a ve âhiret gününe iman edenler imar ederler. Bu binanın yenilenmesi Şeyh Şerafeddin Efendi’nin himmetiyle olmuştur.”

Osmanlının son dönemlerinde yapılan İstanbul camilerinin sade bir tekrarı gibi görünen mimari yapısında, kapı ve pencere boşlukları yüksek tutulmuş, ışıklı, pencere camları vitraylı ve şebekeli bir yapıdır.

Cami yer yer düz, yer yer moloz taşlarla yapılmıştır. Mekânı enine dikdörtgendir ve üzeri çatı ile örtülüdür. Kadınlar mahfili ahşaptır.

Taştan yapılı, oluklu minaresinde İstiklal Harbi sırasında Yunanlıların yaptığı zulümlerden kalma kurşun izleri hâlâ görülebiliyor.

Caminin çevresinde oturanlar, zamanında caminin yakınında bir medrese olduğunu, burasının, çevrenin ilim merkezi olduğunu ve çok sayıda öğrencinin burda okuduğunu büyüklerinden duyduklarını söylüyorlar.


Şeyh Şerafeddin Dağıstânî nezaretinde 1903 yılında yenilenen ve çevresi ağaçtan görünmeyen Eski Cami bugün cemaati az da olsa hizmetini sürdürmektedir.

Giriş kapısı üzerindeki 1329-1914 tarihli tamir kitâbesi Caminin, üzerinde tamir kitâbesinin yer aldığı yüksek giriş kapısı

Mehmed Reşad Han Çeşmesi

Sultan V. Mehmed Reşad Han adına yapılan çeşme köy meydanında camiye ve tarihî çınarlara yakın merkezi bir yerdedir. Hemen karşısında köyün kurucusu Şeyh Medenî’nin köye ilk yaptığı daha sonra dergâh olarak kullanılan evi vardır.

Döneminin Osmanlı yapı sanat stiline uyan değişik yapısıyla hemen dikkati çekmektedir. Yerden iki basamakla yükseltilen altıgen bir plato üzerine oturtulmuş çift taraflı akan, hazneli bir çeşmedir. Yüksekliği 3,65m., genişliği 2,20 m.’dir. Hazne genişliği 1,20 m., ayna genişliği 1,44 m., yalak genişliği 1,25 m., yalak derinliği 0,70 m.’dir.

Batı tarafındaki kitâbesi 54×70 cm. ebadındadır. Çeşme aynalarında mevcut kitâbelerin mealleri çeşmenin yan kısımlarına yazılmıştır. Öndeki kitâbe: “Denizlerin ve karaların padişahı Sultan Reşad hakkın dostu ve tevkifine mazhar bütün himmeti şahanesi hayra yakın Cenab-ı Hak onu hayırların ecrine nail etsin bu çeşmeden su içenler şad olsun şifaya kavuşsun susayanlar su içmekten asla geri kalmasın” mealindedir.


Sultan Reşad tarafından Güneyköy’e yaptırılan Reşadiye Çeşmesi’nin, doğu tarafından görünüşü.

Batı yüzündeki kitâbenin özetle meali:
“Denizlerin ve karaların padişahı Sultan Reşad Hakk’ın dostu ve tevkifine mazhar bütün himmeti şahanesi hayra yakın Cenab-ı Hak onu hayırların ecrine nail etsin bu çeşmeden su içenler şad olsun şifaya kavuşsun susayanlar su içmekten asla geri kalmasın” şeklindedir.

Çeşmesinin batı yüzü ve kitâbesi. Arkada görünen ev köy kurulurken köye ilk yapılan Şeyh Medenî’nin evidir.

Güneyköy’ün Tarihî Evleri

Köyde günümüze kalabilen birkaç tane klasik Türk evleri tipinde yapı vardır. Bunlar taştan yapılı alt kat üzerine ağaç iskeletli, araları tuğla ile örülmüş tipik Anadolu evlerindendir. Alt kısmı ahır, üstleri ev olarak kullanılırlar. Kalabilenler koruma altındadır ve bir müdahele yapılamadığı için de harap olmak üzeredirler. Köy meydanında bir ev restore edilmiş sıvanmış bir örnek olarak durmaktadır. Ancak bizim gördüğümüz diğer birkaç ev yıkılmak üzeredir.


Güneyköy’de birçok eski ev varlığını sürdürüyor. Evler genellikle iki katlı ve karkas yapılıdır. Bu günlerde Valilik İl Özel İdaresi’nin uygulayacağı yeni bir projeyle köy meydanının ve evlerinin yeniden düzenlemesi hedeflenmektedir.

Güneyköy’de bir meydanda tarihî bir duvar çeşmesi. Osmanlı döneminden kalma kitâbesi olan bu küçük güzel köy çeşmesi hâlâ gürül gürül akıyor ve hizmetini sürdürüyor.

Güneyköy’de harap olmak üzere olan geleneksel bir ev

Köy Mezarlığı

Yemyeşil yüksek bir tepenin üzerinde yer alan köyün mezarlığı da kıymetli bir kültür varlığıdır. Şeyh Medenî ve Şeyh Şerafeddin’in mezarlarının bulunduğu türbenin etrafında şekillenen mezarlıkta Osmanlı dönemine ait birçok mezar bulunmaktadır.


Şeyh Medenî, Şeyh Şerafeddin ve aile efradının yattığı türbe ve etrafında gelişmiş köy mezarlığı

Yaklaşık 130 yıldan beri türbenin etrafında oluşan köy mezarlığında Osmanlı’nın son dönemine ait çok sayıda mezar ve mezar taşları bulunuyor.

Köyün Kültürü

Yalova’nın geniş alana yayılmış kültür değerlerinin bir merkezi de Güneyköy’dür. Köy; mezarlığı, camileri, evleri, eğitimli çalışkan insanları ve yaşayan kültürüyle Yalova’nın önemli bir değeridir. Köyde Kafkas kültürü izleri her haliyle hissedilmektedir. İnsanları, zerafetleri, çalışkanlıkları ve eğitimli halleriyle hemen fark edilmektedir. Köyde oyun, kıyafet, musiki, sosyal işlere ait âdetler gibi dedelerinin Dağıstandan getirdikleri kültür değerleri yaşatıldığı gibi yemek kültürleri de yaşanıyor ve korunuyor. İsteyenlerin
yemeklerini tadabileceği mekânları da var. Ayrıca her yıl köyde temmuz ayında büyük Kafkas kahramanı Şeyh Şâmil’i anma törenleri yapılıyor ve renkli görüntülere sahne oluyor.

Köyde, Kafkaslar’dan getirdikleri boynuzdan süs eşyası yapma geleneğini de birkaç usta vasıtasıyla hâlâ sürdürüyorlar. Ustalardan Mehmet Atışan bu sanatı atayurtlarından gelen bir ustasından öğrendiğini bu işin kökünün oraya dayandığını söylüyor.

Yalova’nın yaşanası bu güzel köşesini de kısaca anlatmış bulunuyoruz. İsteyen herkes köye gidebilir, yemyeşil doğal güzellikleri içindeki köyü, eski evlerini, camilerini görebilir, mezarlığını ve şeyhlerin türbesini ziyaret edebilir, Kafkas yemeklerinden tadabilir, kısa bir gezintiyle 150 yıllık tarihi bir anda yaşayıp dönebilir.


Güneyköy’de günümüzde Kafkas yemekleri yapılmaya ve belli mekânlarda ikram edilmeye devam ediyor.

XIX. yüzyılın sonlarında Güneyköy’e Kafkasya’dan göç eden Dağıstanlılar kültürlerini de beraberlerinde getirmişlerdir. Bunlardan en göze çarpanları Kafkas kıyafetleri, oyunları ve yemekleridir. Haziran 2019’da açılan yıllık Yalova Halk Eğitim Sergisi’nde Güneyköy köşesi. Güneyköylü hanımlar tarafından tarafından yapılan, nefis bir kıyafet, Kafkas oyunları tablosu, Kafkas müzik aleti ve atlar.

Köyde eskiden kullanılan ve kültür değeri taşıyan birçok eski eşya da göze çarpıyor.

Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

Altınova Güncel sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın